İSLÂM’DA HURAFENİN YERİ YOKTUR (3) PDF 
Perşembe, 07 Mart 2024 00:00

İSLÂM’DA HURAFENİN YERİ YOKTUR (3)

(...dünden devam)

Yüce Allah, Peygamber’ine şöyle emretmiştir: “Mescid­ler, Allâh'a mahsustur. Allâh ile beraber hiç kimseye yalvarmayın. 19- Allâh'ın kulu kalkıp O'na yalvarınca (hayretten, hepsi) onun üzerine üşüşüp neredeyse keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi. 20- De ki: "Ben ancak Rabbime yalvarırım ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam." 21- De ki: "Ben size ne zarar, ne de akıl verme gücüne sâhip değilim." 22- De ki: "Beni Allâh'(ın azâbın)dan hiç kimse kurtaramaz ve ondan başka sığınacak kimse bulamam. 23- Benim yapabileceğim sadece Allah'tan (bana vahyedilenleri) size duyurmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir. Artık kim Allah'a ve Elçisine baş kaldırırsa, ona içinde sürekli kalacağı cehennem ateşi vardır.” (Cin: 40/18-23)

40/18-19’ncu âyetlerde, ma'bedlerin Allah'a mahsus olduğu; Allah'tan başkasına duâ edilmeyeceği, O'ndan başkasından meded umulmayacağı ve Allah'ın kulu Hz. Muhammed, Allah'a duâ ederken müşriklerin veya cinlerin onun başına üşüştükleri bildirilmektedir.

40/20-23: Yalnız Allah'a duâ ve ibâdet etmesini, yalnız Allah'ı anmasını hayretle karşılayan ve buna engel olmağa kalkışanlara: Hz. Muhammed'in, yalnız Allah'a duâ ve ibâdet edeceğini; kimseye bir zarar verme ve insanları doğru yola iletme gücüne sâhip bulunmadığını; kendisini de hiç kimsenin, Allah'a karşı koruyamayacağını ve Allah'tan başka kimseye sığınmayacağını; görevinin, insanları zorla doğru yola götürmek değil, Allah'ın emirlerini duyurmak, O'nun elçiliğini yerine getirmek olduğunu; bunu kabul etmeyip Allah'a baş kaldıranların, ebedî olarak cehennemde kalacaklarını; onların, isyanlarına devam ede ede bir gün azâbı görünce, kimin yardımcısının daha zayıf, sayısının daha az olduğunu anlayacaklarını söylemesi emrediliyor.

Din, sadece vahiy ile bizlere duyurulandır. Akılla, gelenekle din kuralları konulamaz, Kur’ân’ın yasakladığı şeyler dinleştirilemez. “Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü "Şu helâldir, şu haramdır," demeyin, sonra Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise iflâh olmazlar.” (Nahl: 70/116)

“168- Ey insanlar, yeryüzünde bulunan helâl ve temiz şeylerden yiyin, şeytânın adımlarını izlemeyin; çünkü o, sizin apaçık düşmanınızdır. 169- O size dâimâ kötülük ve çirkin iş (yap­manızı), Allah hakkında bilmediğiniz şeyler söylemenizi emreder. 170- Onlara: "Allah'ın indirdiğine uyun!" dense, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz(yol)a uyarız!" derler. Peki, ama ataları bir şey düşünmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (atalarının yoluna uyacaklar)? 171- O inkâr edenler(i Hakk'a çağıran)ın durumu, tıpkı bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyen (işittiği sesin mânâsını anlamayan hayvanlar)a haykıran kimsenin durumu gibidir. (Onlar), sağır, dilsiz ve kördürler, onun için düşünmezler.” (Bakara: 92/168-171)

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş