ORUÇ KEFFÂRETİ HAKKINDA (1) PDF 
Perşembe, 21 Mart 2024 00:00

ORUÇ KEFFÂRETİ HAKKINDA (1)

Diyanet fetvalarına göre orucu bozan ve bozmayan durumlar ince çizgilerle birbirinden ayrılıyor. Orucu bozan şeylerde ise çok önemli bir nokta var. Mesela adet gören kadının orucu bozulunca Ramazan sonrasında tutmadığı gün kadar oruç tutmakla yükümlü oluyor. Ancak bazı durumlar var ki onlar kefaret orucu gerektiriyor. Kefaret orucu ise 1 gün için 61 gün oruç tutmak anlamına geliyor. İşte Diyanet fetvalarına göre orucu bozan ve bozmayan durumlar ile kefaret orucu gerektiren haller;

2/23

Oruç kefareti , Ramazan orucunun, mazeretsiz olarak bozulması sebebi ile bir ceza olarak, Ramazan dışında 1 güne karşılık 61 gün oruç tutmaktır. Ramazan'da meşru bir mazeret bulunmaksızın orucu bozup yemek içmek ve cinsel ilişkide bulunmak kefaret orucunu gerektirir. Kefaret orucu tutmayan kişi bunun yerine 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün boyunca doyurmalıdır.

Diyanetin fetvasına cevabımız

21 Mart tarihli Akşam Gazetesinin haberine göre Diyanet fetvacıları mazeretsiz olarak bozulan oruca bir gün kaza, altmış gün de ceza olmak üzere 61 gün oruç tutmak gerekiyormuş. Peki ama bu fetvanın dayanağı nedir? 61 gün oruç tutmak mümkün müdür? Kur’ân’a göre Bir iyilik yapana on kat sevap verilir. Kötülük yapan ise yaptığı kötülüğün dengi bir ceza verilir, suç işleyenlere zulmedilmez.” (En’âm: 160)

Şimdi konuyu ayrıntı ile ele alalım:

Kasten Oruç Bozmanın Keffâreti Nedir?

Başlanan bir orucu özürsüz olarak bozmaktan ötürü keffâretin gerektiği sorunu, Ebû Hüreyre’den rivâyet edilen bir habere dayandırılmıştır: “Bir adam Peygamber(s.a.v.)e geldi,

– Helâk oldum ey Allah’ın Elçisi, dedi. Peygamber:

– Seni helâk eden nedir? dedi. Adam:

– Ramazan’da karımla yattım, dedi.

– Bir köle âzâdedecek gücün var mı? dedi.

– Hayır, dedi.

– İki ay ard arda oruç tutabilir misin? dedi.

– Hayır, dedi.

– Altmış fakîre yemek yedirebilir misin? dedi.

– Hayır, dedi.

Adam oturdu. Peygamber’e bir sepet hurma getirildi. Peygamber:

– Bunu tasadduk et (sadaka ver), dedi.

– Bizden daha fakirine mi vereyim? Medîne’nin iki lâbesi (kayalığı) arasında bizden daha muhtaç bir ev halkı yoktur, dedi. Peygamber (s.a.v.) azı dişleri görünecek kadar güldü,

– Haydi götür âilene yedir, dedi.” (Buhârî, Savm: 30-31, Müslim, Sıyâm: b. 14, h. 81-84)

Başka rivâyette Peygamber “Götür, çoluk çocuğunla beraber ye. Allah seni affetsin!” buyurdu (Fethu’l-Bârî: 4/172).

Bu kıssanın temel râvîsi Ebû Hüreyre’dir. Ve bu işi yapanın kimliği de pek belli değildir. Bu rivâyete dayanan fakîhler, oruç keffâreti hakkında pek çok ihtilâfa düşmüşlerdir. Kimine göre eğer kasten oruç bozmaktan ötürü keffâret gerekseydi, hadîsin kahramanı olan kişiden, yoksulluk dolayısıyla keffâret düşmezdi.

Kimine göre yoksulluk dolayısıyla keffâretin düşmesi, sadece bu adama özgü bir şeydir. Asıl olan keffâretin düşmemesidir.

Kimine göre bu adama verilmiş olan ruhsat neshedilmiş(kaldırılmış)tir. Ama bu nesih görüşünü iddiâ eden, bunu neyin neshettiğini söylememiştir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş